Paris eğitimi ve etkilerini anlatmadan önce biraz bilgi 🙂 Access Consciousness® kurucusu Gary Douglas’ın kararı ile “Farkındalık Anayasası” olarak adlandırdığımız eğitimlerimizden üçüncü seviyenin 2016 itibariyle adı ve içeriği değişti; Olasılıklar Seçimi oldu. Biz ana lisans eğitmenleri; eğitmenliğimizin devamı için her sene almamız gereken bir eğitim bu ve bu eğitim her yıl farklı ülkelerde yapılıyor, isteğinize göre seçip katılabiliyorsunuz.

Gelelim bana ve 2016 yılının yeni adı ve yeni içeriği ile İLK Olasılıklar Seçimi eğitimine:
Bir sürü heyecan vardı içimde bir de bırakmak istediklerim…
Paris sınıfına katılmak, saniye düşünmeden “evet” dediğim bir seçim oldu Tuğba’nın sayesinde. O kim mi? Hayatıma yeni giren bir gökkuşağı rengi. O’nu da -izin verirse- bir yazımda anlatacağım. Tuğba, sınıf için tüm seyahat operasyonunu organize edip benim için en kolay hale getirdi. Bundan daha iyi nasıl olur?

Paris’e ilk gidişim olmadığı için, tüm heyecanım Gary ve Dain’in bize yeni neler söyleyeceği ile ilgiliydi. Bir de dedim ya; bırakmak istediklerim vardı. Onları da anlatacağım… – Bir şey demek isterseniz mail atmayı unutmayın 🙂 – Paris’e vardık ve cicitubiş’in (sosyal medyadaki takma adı – biliyorum çok eğlenceli, çünkü kendi de öyle) muhteşem planlaması ile su gibi bir akış ile otelimize vardık; yerleştik, Paris’i kokladık, insanları fotoğrafladık, niye orada olduğumuzu tekrar fark ettik, çok ama çok şükrettik… Artık hazırdık Olasılıklar Seçimi’ne… Peki ya bırakmaya? O’nu henüz bilmiyordum…

İlk gün, genelde sınıfın tanımı benim için şöyle anlatılabilir: operasyonel (kayıt, teknik hazırlıklar, düzenlemeler) süreç, katılımcı yoğunluğu, bu yoğunluğun oluşturduğu yüksek enerji, beklentiler, sorulacak sorular, cevap ihtiyaçları, “ihtiyacım var” talepleri ve daha yazılabilecek onlarca istek… Sonra seçtiğin yere oturur ve hayatının içine minik değişim moleküllerini yerleştirmeye başlarsın; çoğu zaman farkında olmadan. Gary Douglas; bu yaşıma kadar tanıştığım insanlar ve öğreti sahipleri içinde ilk koşulsuz, sorgusuz dinlediğim lider! – O’nu da bir yazımda anlatacağım. – Koltuğa oturduğu andan itibaren O’nun sadece anlatacakları vardır, bir de sorularınızı cevaplar. Cevapları hep gerçektir, hiçbir zaman duymak istediğinizi söylemez. Israr ederseniz de “başka bir cevap yok, buraya bakmalısın” der. Öyle bir enerji yerleştirir ki cümleye, yere çivilenmiş gibi hipnoz olup yerine oturursun!

Eğitim başlamadan önceki akşam ismi; Tatminsizliğin Sızıntısının Kaybı olan Dr. Dain Heer’in bir sınıfına katıldık.
Sınıfın adını ilk duyduğumda enerjisel olarak ürpermiştim. Önce, size “tatminsizlik” kelimesinin tanımını detaylı bulup yazmak istedim, sonra fark ettim ki; anlatmak istediğim “bunu biliyoruz ama öyle değilmiş” demek değil de “bunu öğrendim sizinle de paylaşmak istiyorum” demek.

Dain’in ve Gary’nin verdiği bilgiler genel anlam olarak şöyle toparlandı benim için.
Birisi size “yeterli değilsin ya da bu yaptığın doğru değil” dediği anda sistemlerinizi olduğunuz versiyondan bir öncekine modifiye edersiniz ve fark etmeden eski modülden işlemeye devam edersiniz. Büyürken yaşadığımız süreç böyle çalışıyor ülkemizde. Fark ettiğiniz anda yapmanız gereken bu sesleri durdurup, bilinç yenilemesine devam etmek. Çünkü; yaratım alanınız burası!

Zannediyoruz ki bu bilgileri insanoğlu yeni yeni fark etmeye başladı ya da daha çok bahsedilir oldu. M.Ö 644 yılında bir araya gelerek oluşan, bugün Nijerya’da yaklaşık nüfusları 20 milyon civarında olan, Igbo Kabilesi; hayat duruşlarını şu cümle ile tasvir ediyorlar: “Söyleyecek bir gerçeğin varsa ve yapmamanı söylüyorlarsa, yapacağın şey; bunu söylemektir! Bu gerçeğe sarıl.” Ne kadar basit anlatmışlar değil mi? Yani yüzyıllar geçmiş derdimiz hâlâ aynı; kendimiz olmaya çalışmak…

Diyorum ki; Kendini bulmalısın ki karşına çıkan şeyin ne olduğunu fark edebilesin. Aysun’un Kalemi*

Bir konuşma platformuna girersiniz; dert hep aynıdır, mücadelede öyle. Ya “yanlışsın” denir ya da yargı yapılır. İşte orası sizin en güçlü olduğunuz alandır. İlk fark ettiğinizde rahatsız edebilir, çünkü “haddini bilmelisin” ve “mütevazı olmalısın” kavramlarıyla büyüdüğümüz için inanasımız gelmez. Ancak; inanmayı ve seçmeyi becerebilirseniz orası yaratım alanınızdır; sonrasıysa hayatınızı HİÇ deneyimlemediğiniz yere götüren yolun başladığı köşe başıdır.

İnsanlar ve gerçeklik “yargıdan” beslenir; bazen bilerek bazen bilmeyerek…

Sınıfın sonuna doğru gelirken nefes almakta zorlanır olmuştum.
Dain’in verdiği her bilgi beni hayatımın içine geri götürüp “burada bunu seçmişsin artık kafan hangi âlemdeyse?” lambasını yakıyordu. Lâtife bir kenara, “farkındalık” denilen yolculuğun zahmetini ve paha biçilmezliğini anlatıyordu.
Gün bitmişti, değişim molekülleri içime yerleşmişti. Tüm bunlarla ne yapacağımı bilmiyordum ama ne yapmamam gerektiğini öğrenmiştim artık. Hepsinin kendi yolculuğuna müsaade edip nereye gideceklerine bakmadan özgür bırakmalıydım. Sonra zamanı ve yeri gelince ortaya çıkıp “sana minnettarız bu yolculuğumuza alan açtığın ve bizi özgür bıraktığın için” diyeceklerdi.
Bunu yapmayıp sorgularsam, cevap ararsam, “neden” diye sorarsam, “el âlem ne der” dersem, yargılarsam, ki yapmadığım şeyler değil; onlar değişim molekül tohumu olarak kalıp hiç bir zaman bana katkı sağlayamayacaklardı. Yani ev sahibi olduğum maçta deplasmandaymışım gibi hissedip, 0 farkındalıkla maçta oynayıp, hatta kendi kaleme gol atma riskini de görmezden gelerek oyunu bitirecektim ki yapmadım da değil.
Sonra da “hiç anlamadım arkadaş, bu kadar iyi oynayıp kendi evimde maçı nasıl kaybettim?” deyip, muhtemelen faturayı; “şans işte” olarak kesecektim 🙂

Tabi ki artık yapmıyorum bunları… Yapıyorsam da kesinlikle bilerek ve seçerek yapıyorum.

Olasılıklar Seçimi arkasından bırakmayı seçtiğim şey; ülkeme ait olan, beni ben olmaktan alıkoyup bugüne kadar fark ettiğim şeyleri bırakmak, kendimi dünya insanı olarak tanımlamak. Dünyanın neresinde bir insanın canı yanıyorsa anlamak; onun için sevinebilmek, gökyüzüne bakıp yine onun için hiç tanımadığım halde bir şey dileyebilmek. Yani dünya insanı olabilmek… – Bu da başka bir yazının konusu olsun –

*Aysun’un Kalemi: Aysun’un ruhunun, bilişinin akışıyla bilgileri size aktarmayı seçtiği cümleleri.

DİĞER YAZILAR

PARİS’TEN ANLAR