Hiç bildiğim bir şey değil BEN demek. Hiç öğretilmedi. Onlarda bilmedikleri için öğretemediler. Onların dünyasında “bazen saygısızlık bazen ise etrafındakileri umursamamak bazen ise haddini bilmemekti” anlamı. Hayat böyle devam ederken akış gereği “BEN” olan kendini de fark etmeyi unutuyorsun. Çünkü böyle bir bilgin yok. Sonra bir travma geliyor, başlıyor çorap söküğü, ucu bucağı bitmeyen ama ucunda müthiş bir duygusu olan. İşte o yolculuklar da sürekli “BEN“ olsaydım bunun duygusu ne olurdu? “BEN” olsaydım buna nasıl yaklaşırdım? “BEN” olsaydım buradaki bakış açım ne olurdu? diye sorduğun sorular var. Sonra birde bakıyorsun ki her şey SENİN etrafında dönüyormuş. Merkezdeki bilgi ne ise konu buna göre sonuçlanıyor, gelişim gösteriyor ya da şekilleniyormuş.
Kısa bir ara içindeyimdim eğitimlere, seanslara ve İŞ denilen ama benim hayat akışım olan dünyaya. İlk gün İstanbul’un enerjisini geride bırakmaya çalışmakla geçti. Kaş’a geldim. Tahmin edeceğiniz gibi enerji ve frekans bambaşka. Hele Nisan. Hele yaz tadında günler. O yüzden bedenim bunu algılayıp içselleştirmeye, uyumlanmaya ihtiyaç içinde ki zihnim de öyle. İlk gün bitince artık zihnim durmaya yakın bir hızda idi. Sakin ve huzur içinde olan Kaş bana enerjetik olarak sonsuz bir davet yarattı. Davete icazet edince içinden ne çıkacağı belli olmuyor 🙂 Gözlemler sizi nereye götürürse?
Sabahın ilk ışıkları ile denizi ve güneş yansımalarını seyrederken ne kadar merkezimde olabildiğimin farkındalığı karşımdaydı. Denizdeki yansımalar güneş gölgesi şeklinde oyunlar yaparken ve keyifle seyrederken bir anda bu yansımaların arasında bir enerji akışının ötesinde şekiller görmeye başladım. Bu şekiller, aslında kuantum fiziği içeren algoritmanın yansımalarıydı. Biraz şaşkınlık, biraz heyecan ile beraber benim için de yeni bir şeyin keşfiydi. Algoritma, yaşadığımız gerçekliğin ötesinde tüm canlı cansız varlıklar arasındaki olasılıkların tamamına verilen isimdir. Somut olarak göremediğimiz ama soyut olarak bilimsel yöntemlerle görselleştirebildiğimiz bilgiler, formüller, keşifler. Biliyordum ki bu bir mesaj ama onu da anlamamın bir zamanı var. Maestro, yani orkestra şefi her zaman bilinçaltı. Racona ters bir hareket olursa şakası yok, nereden vuracağı belli olmaz :)) O yüzden bu tarz gerçek dışı ya da bir anda farkındalıkla gelen zihinsel mesajları fark edip, algılama işini zamana bırakmak en doğrusu.
Sabah yaşanan keşfin devamında akan gün, tamamen sessizlik ve gözlemle geçerken aslında fark ettiğim bir sürü şeye katkı oldu. Tanımlar, hep kişiye özel ve farkındalığa göre şekil değiştirse de sahilde tesadüfen duyulan sohbetlerde, yaklaşımlarda, beden dillerinde, kişilerin bakış açılarında vs. bir “BEN DE VARIM YAHU” dalgasını hisseder oldum. Bu da aslında yeni bir şey değil, uzun bir süredir devam eden insanların “kendimi bulmak istiyorum” yolculuğunun gökyüzü nezdinde, kozmik düzen bakış açısıyla yeni bir dönemi olduğunu anladım.
Sonuç olarak, gözlemlerime baktığımda kişilerin bilgilerinde saklı olan akış şöyleydi; kendi merkezini fark ettiğinde, artık kendini ihmal etmekten çok yorulduysa, mesajları “yeter artık bu böyle “ tadında keskin bir enerjide idi. Başkaları tarafından artık incitilmekten korkup, algısal olarak aksiyon alması gerektiğini fark edip ama farkındalık oluşmadıysa durumları “kontrol” enerjisiyle halletmeye çalışıyordu. Başkaların yargılarını algılayıp, durumu tespit edip, henüz kendisi yargıdan çıkamıyorsa “biliyorum bu yaptığım ayıp” diyerek başkasının tespitini yargılar ile açıklıyordu. Tatil enerjisi ile “her şey serbest” ruhuna girdiyse bir an için sonuçlarını dahi hesaplamadan eleştiri ve sonuç odağıyla ilerleyerek konumu finale götürüyordu.
Bunların hepsinin arkasında yorumu, yolu, şekli, terminolojisi, akışı, nezaket dengesi, ifade netliği, iletişim kalitesi değişiyor olmakla beraber “BEN OLMAK” bilgisi vardı. Hepsi zamanla tonunu bulacak. Hepsi kendi yolculuğunda değişerek, dönüşerek kavram oluşturacak. Hayatının içinde bu değişikliklerle beraber farklılaşan dengeler ya da değişimler yaratacak. Bana iyi gelen hepsi KENDİLERİNE ait, denenmiş, içinden geçilmiş, kendisi için bir şey yapılmış olma durumu. Biz buna “yolculuk” diyoruz. Bizi nereye götüreceği belli olmayan ama hep keşfetme duygusu olan.
O yüzden sor bakalım, senin için “BEN OLMAK” ne demek? Bugüne kadar söyleyemediğin hangi kelimeleri kapsıyor, yapamadığın nelere kapı açıyor, bilmediğin hangi alanlara götürüyor?
Korkutabilir… Boşver… Ucunda eşsiz bir anlam var; SEN OLMAK…
EYVALLAH…