Şimdi size yazacağım hikâye, kendi hayatımın içinde gerçekleşen bir değişim döneminin başladığı günü anlatıyor. Bunu her tür dil ile yazabilirdim. Derin duygularımın adreslediği kelimelerle, kişisel gelişim eğitmeni bakış açımla, Uluslararası Akredite Koçluk ceketimle, ya da kariyerimin kılavuzluğu ile. Hiç birisi olmadı; içimden size bunu neşeli Aysun’un mizah bakış açısı ile yazmak geldi. Altında derin olaylar ve anlamlar var ama onu da başka bir yazımda anlatırım, belki de anlatmam 🙂 Şimdi eğlenelim… Sene 2009; yaklaşık 10.000 kişinin çalıştığı, yaşadığım ülkenin en büyük şirketlerinden birinde ikinci yılımı bitirmiştim. Hani bir balona binersiniz ve gökyüzüne çıktığınızda orası size muhteşem gelir ve sürekli uçmak istersiniz ya; işte bu çalışma hayatı da benim için böyleydi. Neresinden bakarsam bakayım gözüme pek bir hoş gözüküyordu. İki gün aramız bozulsa, araya aracılar sokup durumu düzeltmeye çalışıyordum. O aracılar dediklerim de şunlar; “kızım daha iyisi mi var?” “dışarıda milyonlarca işsiz insan var” “bu şirket bırakılır mı?” “bunca eğitimler boşa mı gitsin?” “ne yapabilirsin ki bundan sonra?” “o kıyafetleri nasıl alacağını sanıyorsun?” vs. İşlerini de fena yapmıyorlardı hani bu aracılar; her seferinde beni ikna ediyorlardı. Günlerden bir gün, şirkette yürüttüğüm projelerden birine bir Koç davet ettik. Başıma gelecekleri bilerek yaptığım bir iş değildi 🙂 Hani şu şimdinin modası olan; “merhaba, ben yaşam koçuyum, her şeyi çözebiliyorum, inanmazsınız” diyenlerden de değil 🙂 Uluslararası Akredite Koç. Çok havalı; gerçekten kendisi gibi içi de inanılmaz dolu. Mizah cümlelerime bakmayın, yavaş yavaş geliyor arkası… Gün boyunca salonda bulunan herkese egzersizler yaptırdı, sorular sordu. İnsanların bakışları, beden dilleri değişmeye başladı. Elini başına koyup düşünen mi istersiniz, “dur bir hava almam lazım” diyerek sigara içmeye çıkan mı? Çaylarını içerken derin derin düşünen mi?… Bende yavaş yavaş merak etmeye başladım aslında neler oluyor diye. Çünkü bu egzersizler yapılırken ben, elimde telefonum maillerime bakıp cevap yazma telaşıyla geçiriyordum vaktimi. Sonra nefis Koç’umuz bana dönerek “Sen de denemek ister misin bu egzersizi?” dedi. Ben ise, çok naif bir şekilde –anlamaya da çalışıyorum bir yandan tabii- “Şahane olur!” dedim. Tüm hayatımı çorap olarak düşünün, ona bir çentik atıp kaçıracağımı nereden bilebilirdim ki? Ama iyi ki yapmışım…

Soru şöyleydi; “Yaşam amacın nedir?”

Bugün için baktığınızda, bu soruyu çok duymuş olabilirsiniz, ya da sizi kalbinizden vurmayabilir. Ama dedim ya sene 2009. Kalbime bir bıçak saplandı, ne olduğunu anlamadım. Başladım düşünmeye… Acaba hayat amacım ne olabilirdi? Bir cevap buluyorum, sonra okuyorum “Yok ya bu benim hayat amacım olamaz” diyorum… Aradan 20 dakika kadar bir süre geçti, koçumuzun verdiği süre bitti. Meğerse daha çok volta atacakmışız da bu ilkiymiş. O dönem ben nereden bileyim bunu? Sonra basamak basamak verdiği soru ve yaptırdığı egzersizlerle bizimle beraber yaklaşık iki saatini geçirdi. Günü bitirince, herkes kendi arasında yavaş yavaş konuşmaya, sohbet etmeye başladı. Herkes normal gibi gözükse de bir gayret içindeydi aslında, tüm kafalar karışmıştı… 🙂 Bugün gibi hatırlıyorum; hiç kimse, sabah o odaya giren kendisi gibi ayrılmadı oradan. Artık hiç kimse aynı değildi.

Benim için ise o gün; bütün hayatımın değişeceği bir dönemin ilk günüymüş… Tabii bunun farkına çok sonra varabildim.

Devamında neler olduğunu size sonraki yazılarımda ara ara anlatacağım. Burada size söylemek istediğim şey; “Kendinizi yaşadığınız herhangi bir olayda çok sıkışmış mı hissediyorsunuz? Ya da tüm hayatın üstünüze üstünüze geldiğini mi düşünüyorsunuz? Tüm kötü şeylerin hep sizi bulduğuna mı inanıyorsunuz?” Daha sayabileceğiniz bir sürü şey mi var? Size söylüyorum;

Evrende ve yeryüzünde, istediğiniz her türlü kaynak var! Bunu kullanın. Kendi muhteşem enerjinize erişebilme kapasiteniz bu değişen dünyada gittikçe gelişiyor ve büyüyor.

Ya, gerçekten ispatlamak zorunda değilseniz bir şeyin doğru ya da yanlış olduğunu, ya da daha çocuk iken alıp kabul edilmiş bir resmin içindeyseniz. Yaptığınız, düşündüğünüz, yapmanızın gerekliliğini satın aldığınız bakış açılarınız, doğru kabul ettiğiniz, size ait olmayan bilgilerin içinde olabilirsiniz. Doğru ya da yanlış zannederek bu resimle büyümüş olabilirsiniz. Daha da çeşitlendirilebilir bu cümleler… Farklı bir noktadan bakmaya çalışın. Ya da “Amannnnnnnnn Aysun yaaaa, bayıldık bu kişisel gelişim cümlelerinden, bize bunu hazırlayıp hap olarak vermenin bir yolunu bulunca uğra” deyip gülüp geçin 🙂 Hayat, bazen gol atsa da genelinde enfes! Sevin kendinizi…

DİĞER YAZILAR