Hayatın, her türlü dokunmuş şemalarında belirli görevlerden sorumlu insanlar vardır. Mesela anne, neredeyse evin her türlü akışından sorumludur; çalışıyor olsa bile. Baba için daha farklı sorumluluklar tanımlıdır. Öğretmen, sınıftaki her bir çocuğun, hayatındaki yolculuğunun sırrını keşfedip kanatlarının altından dışarı çıkmasına rehberlik eder. Bunları çok fazla çeşitlendirerek anlatabiliriz.
Bu sorumluluklar şirketlerde de yapılandırılmıştır. Sebeplerine bakmak istersek, ana hedeflere ulaşmak, şirketin başarı seviyesini en mükemmel yerde stabilize olarak sürdürmek, marka bilinirliğinin kalıcı olmasını sağlamak, pazar payını korumak, kişilerin kariyer planlamasına fırsatlar açmak vs. Bu sistemler yürütülürken şirket çalışanlarına bazen destek olmak, bazen yön vermek bazen de gelişimine katkı sağlamak için yürütülen programlar vardır. Bunlardan birisi de mentorluk programlarıdır. Kurumsal hayatın içinde 20 yıl geçirmiş birisi olarak çok fazla sistemi tanıyıp, deneyip, gözlemleyip varılan ya da varılamayan çok fazla durum datasına sahip oldum. Buna paralel olarak da yaklaşık 11 yıllık kişisel gelişim yolculuğum hayatımın bir parçası. Bir kısmı kurumsal hayatın içinde devam ederken bir kısmı da ara verdiğimi zannettiğim sırada tüm kontrolü ele geçirdi 🙂
Access Türkiye kuruluşundan bu yana beşinci senemize merhaba derken bunun öncesinde de 1.5 senelik eğitim kısmı ile beraber uzun bir yolculuğumuz var. Seçimleriniz, hayatın size getireceklerini tespit ediyor. Yani, bir seçim yaptığınızda olasılıklar yaratıyorsunuz ve onlardan birisini gerçek olarak hayatınıza yerleştirdiğinizde toprağınıza bu tohumları ekmiş oluyorsunuz. Benim hayatıma bakarsak da kendini bildiğinden beri kurumsal dünyada var olan bir kişi olarak, bu dünyadan olan kişiler danışan olarak ağırlıklı bir şekilde hayatımda. Geçen sene çalışmaya başladığım bir danışanım, şirkette içinde bulunduğu mentorluk programında yaşadığı talihsiz ve üst üste gelen olayları anlatarak buralardan nasıl çıkacağı konusunda destek istediği bir gündemi ile bana geldi ve anlatmaya başladı. Böylece bir şekilde sürece dahil oldum. Tiyatroyu sahne arkasından seyreden gözlemci gibi. Uzunca bir süre veri toplayıp, gözlem yapıp konuyu analitik hale getirdik ve masaya yatırdık. Sonuç nefis bitti.
Birkaç gün sonra düşünmeye başladım. Mentorluk programlarının dünyasını, akışını, içeriğini, tekniğini vs. Burada benim bakış açımla devrimsi bir değişikliğe ihtiyaç vardı. Süreç artık neredeyse efektif olarak çalışmıyordu. Nedeni ise; genel mutsuzluk oranı, farkındalık artışı, konuşmanın ve iletişimin yeterli olmayışı, genel işleyiş yapısının verimsizliği vs. Buradan yola çıkarak aldığım ilhamla bir mentorluk programı tasarlamaya karar verdim. Daha önce hiç yapılmamış olan, kurumsal dünyadan duyan herkesin “bu çalışmaz” yorumunu yaptığı 🙂 Hayatımda gerçekleştirdiğim tüm fark yaratan ve sıra dışı olan başarılar bu yorumların karşısında duran işler 🙂 Sanırım kendi iç sesim en büyük gücüm, artık biliyorum.
Program tasarımı bitince gözlerimden yaşlar geldi; tam 7 ay sürmüştü. Her evresi, her adımı deneyimle, tecrübeyle ve gerçek akış ile tasarlanmıştı. O yüzden sıra dışı ve çağ açacak bir yaklaşım. En önemli kısmına gelmişti sıra. Nasıl bir ismi olmalıydı? İsmin enerjisi ve duygusu şu olmalıydı; ilham verecek, bugüne kadar hiç yapılmamış ve başaracağına dair umut yaratacak, güçlü ve taşları yerinden oynatan bir program.
İnsanlar, ihtiyaçları görülüyorsa, gideriliyorsa ve önemsendiğini hissettiriyorsa bir lideri takip eder. Aksi hiçbir zaman olmamıştır. O zaman bu programında bunu sağlayacak bir lidere ihtiyacı vardı. Tüm yapıya bunu anlatabilecek ve gerçekleştirebilecek. Yani bu enerjiyi yayabilecek ve büyütebilecek. O zaman tüm yapı olduğundan daha iyi olacak, katkı oranı yükselecek ve hep beraber daha iyiye doğru bir yolculuk gerçekleşecekti.
Doğru kelime katkı idi; şifa da olabilirdi. Her ne kadar çeviri sonunda farklı gözükse de bu ismin doğuşu böyle oldu. CHIEF HEALING OFFICER, iyileştirmeden, şifadan, katkıdan sorumlu kişi. Muhteşem bir duygu ve değişimin anahtarı bizim için, konumlandırmamız da öyle. Şirketlerin içine CHO ve yardımcı CHO’lar yerleştireceğiz, onları eğiteceğiz, değişimlerini sağlayacağız, rehber olacağız ve yolculukları için hazırlayacağız. Sonra da yolun sonuna gelene kadar kılavuz olmaya devam edeceğiz. Tabiki Access Consciousness eğitimleri ve araçları ile…
2019 kurumsal dünya için seçimim bu. CHIEF HEALING OFFICER mentorluk programını hayata geçirmek ve her oluşuma sunmak… Hiç denenmemişi, hiç yapılmamışı yapmak cesaret ve risk ister denir. Biz zaten bunu 5 Ocak 2015’ten bu yana bireysel olarak yapıyoruz, 2845 kişilik bir aile olduk. Şimdi de bu akışı program haline getirip amacımız onlara katkı olmak. Büyük gruplar halinde değişimlere rehberlik yapmak.
Bundan daha iyi nasıl olur? Başka neler mümkün? Yaratıcılığın sonsuz enerjisinin hayatlarımızda her gün artması dileğimle…